- KORONER KALP HASTALIĞI NEDENİ NEDİR? NASIL KORUNURUZ?
- KORONER KALP HASTALIĞININ BELİRTİLERİ VE TEŞHİSİ
- KORONER KALP HASTALIĞINDA KESİN TANIYA GÖTÜREN TESTLER
- KORONER KALP HASTALIĞINDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ
- KORONER KALP HASTALIĞININ KANSIZ AMELİYATSIZ TEDAVİSİ
- EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Nedir?
- EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Nasıl Uygulanır?
- EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Koroner Kalp Hastalarına Ne Zaman Uygulanır?
- EECP ile Doğal Bypass Tedavisinden Yararlanıldığı Nasıl Anlaşılır?
- EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin İstenmeyen Yan Etkisi Var mıdır?
- Koroner Kalp Hastalığının Tedavisinde Amaç Nedir ?
- KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
- KORONER KALP HASTALIĞININ BALON STENT İLE TEDAVİSİ
- KORONER KALP HASTALIĞININ BYPASS AMELİYATI İLE TEDAVİSİ
KORONER KALP HASTALIĞI NEDENİ NEDİR? NASIL KORUNURUZ?
Koroner kalp hastalığı, Dünyada ve ülkemizde en sık görülen kalp hastalığı türü olup, erişkinlerde başta gelen ölüm ve iş gücü kaybı nedenidir.
Kalbi besleyen damarlar olan ve “koroner damarlar” diye tanımlanan damarların, yer yer daralması ve/veya tıkanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Kalp krizleri ve kalp yetersizliği ile ciddi derecede sakat bırakır. Ani ölüm ile de yaşamın sonlanmasına neden olur.
Koroner kalp hastalığının nedeni nedir?
Koroner kalp hastalığının nedeni, damar sertliği ya da ateroskleroz diye bilinen bir hastalıktır. Bu hastalık, vücudumuzdaki atar damarlarda, damar duvarının sertleşmesine ve damar boşluğunun yer yer daralmasına ve tıkanmasına yol açar.
Atardamarlar organlara kan taşıyarak, onların beslenmesini sağlayan damarlardır. Damar sertliği sonucu, atar damarlarda oluşan darlıklar, bu damarların kan götürdüğü organların yeterli derecede kanla beslenememesine ve işlevini aksatmasına neden olur. Damarların tam tıkanması ise, ilgili bölgenin tamamen kansız kalarak, canlılığını ve işlevini yitirmesi ile sonuçlanır.
Damar sertliğine bağlı damar hastalığı, genellikle, damar iç yüzeyini döşeyen ve endotel diye bilinen tabakanın hasar görmesi ile başlar. Damar duvarı içine kan yağları ve hücrelerin sızarak birikmesi ve iltihabi nitelikte bir reaksiyonun oluşması ile ilerler. O noktadaki birikme büyüdükçe, damar boşluğunu daraltan ve “aterom plağı” denen bir çıkıntı oluşturur. Bu çıkıntı, o damarda kan akımını giderek engeller. İlerlemiş oluşumlara kalsiyum da oturur. Darlık ciddi derecede olsun ya da olmasın, günün birinde, plak noktasında oluşan ani bir kan pıhtısı ise, damarın tam tıkanmasına ve kan akımının tamamen kesilmesine neden olur. Tam tıkanma sonucu gelişen olay “infarktüs” olarak tanımlanır.
Damar sertliğine yol açan nedenler nelerdir?
Damar sertliğine yol açan nedenler “Risk faktörleri” diye bilinir. Bunlar, şeker hastalığı, kan yağları (kolesterol, trigliserid) yüksekliği, kan basıncı (tansiyon) yüksekliği, sigara kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam, sürekli stres ve genetik yatkınlıktır. Bu risk faktörleri damarlarda damar sertliği değişikliklerinin erken yaşlarda başlamasına ve hızla ilerlemesine neden olur.
Damarlarda damar sertliği değişiklikleri oldukça erken yaşlarda, ergenlik çağlarında başlar. Belirti vermeden, kişinin risklerine göre yavaş ya da hızlı ilerler. Damarlarda, organların yeterli kan almasını engelleyecek derecede darlıklar ya da tam tıkanma oluştuğunda, belirti verir ve o zaman tanı konur.
Damar sertliği ile hangi organlar hastalanır?
Damar sertliği, en sık olarak, kalp, boyun, beyin, böbrek, ana atar damar(aort) ve bacak atar damarlarını tutar.
Kalbi besleyen damarlar olan koroner damarların damar sertliği ile hastalanması sonucu, koroner kalp hastalığı ortaya çıkar. Kalp damarlarında ciddi derecede yani damar çapını %70 den fazla daraltan darlıklar oluştuktan sonra hastalık yakınmalar ile ortaya çıkar. Bu yakınmalar sıklıkla göğüs ağrısı ve ritm bozuklukları dır. Bir kalp damarının tam tıkanması sonucu ortaya çıkan ve kalp krizi ya da miyokard infarktüsü denen durumda, ani ölüm olmaz ise, sonrasında kalp yetersizliği gelişebilir.
Boyun ve beyin damarlarının damar sertliğine bağlı daralmalarında, giderek beyin fonksiyonlarında azalma olur. Örneğin, ilerleyici hafıza kaybı, yer ve zaman kavramlarının bozulması, görme ve konuşma bozuklukları, geçici bilinç kaybı ortaya çıkar. Beyin damarında tam tıkanma sonucu ise “inme” yani “felç” olur.
Bacak damarlarının damar sertliğine bağlı daralmaları ve tıkanmaları tıp dilinde “periferik arter hastalığı” olarak tanımlanır. Damar daralmalarında, yürürken baldırlara gelen ağrılar ile topallama yakınmaları olur. Damar daralması olan tarafta bacak ve ayak daha soluk ve soğuk olabilir. Damarda tam tıkanmada olduğunda ise, bu belirtiler daha belirgin olması yanı sıra gangren gelişebilir.
Böbrek damarlarının tutulduğu durumlarda, ilaç tedavilerine dirençli kan basıncı yüksekliği ve ileri dönemde böbrek yetersizliği görülür.
Yukarıda belirtilenlerin dışında her organın damarları damar sertliğinden etkilenebilir.
Damar sertliği bazen de damarların duvarında zayıflama ve anevrizma denen balonlaşma şeklinde damar genişlemelerine yol açar. Bu durum her damarda, fakat en sık olarak ana atar damarın (aorta) karında seyreden kısmında görülür (abdominal aorta anevrizması). Normalde 2-3 cm çapta olan karın aortunun çapının 5 cm yi bulması ciddi takip gerektirir. Bazen hiçbir belirti vermez ve tetkikler sırasında tesadüfen saptanır. Bazı kimselerde ise, bel ve kalçalara yayılan ağrı ve karında kalp atışları ile aynı anda “atan bir şişlik” fark edilir. Çapı 6 cm yi buldu ise, yırtılma nedeni ile ani ölüm tehlikesi vardır; zaman geçirmeden tedavi edilmelidir. Deneyimli ellerde tedavisi kolay olup, bir damar protezi ile genişleyen bölge onarılmaktadır.
Koroner kalp hastalığından nasıl korunabiliriz?
Damar sertliği ve onun yol açtığı koroner kalp hastalığı, genç yaşlarda hatta ergenlik çağında başlayan bir hastalıktır. Dolayısı ile, genç yaşlardan başlayarak sağlıklı yaşam koşullarına uymak korunma yönünden en etkili ve en ucuz yoldur.
Sağlıklı yaşam koşulları değince akla ilk gelen düzenli egzersiz yapmaktır. Yani haftada 2 – 3 gün, günde en az 30 – 45 dakika, tempolu yürümek, yüzmek ya da dans etmek. İkinci olarak sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Fazla kalorili, şekerli, unlu gıdalardan kaçınmalıdır. Kaliteli et, tercihen balık ve kuzu eti, kaliteli süt ürünleri ve yumurta, mevsiminde sebze ve meyve tüketilmelidir. Sıvı yağ, tercihen zeytin yağı tercih edilmeli, yüksek ısıda kızartmalardan kaçınmalıdır. Bu iki gurup önemli öneriler şişmanlamayı da önler. Stresden kaçınmak, stres ile baş etme yolarını öğrenmek de çok önemlidir. Çok çok önemli bir konu da sigara kullanmamaktır. Vücutta birçok organın kanserine neden olan sigara, atar damarların iç tabakasının hasar görerek, damar sertliğinin erken yaşta başlamasına ve hızla yayılmasına neden olmaktadır.
Şeker hastalığı, kan basıncı yüksekliği, kan yağları (kolesterol, trigliserid) yüksekliği damar sertliğine yol açan hastalıklardır. Bu hastalıklar varsa, yukarıdaki sağlıklı yaşam önerilerine ek olarak, uygun ilaçlar (şeker, tansiyon ve kolesterol düşürücü) kullanılarak, bu hastalıklar kontrol altına alınmalıdır.
Yüksek riskli hastalar nasıl korunabilir?
Ailesinde, anne, baba, kardeş gibi birinci derecede akrabalarında erken yaşta koroner kalp hastalığı olanlar genetik olarak koroner kalp hastalığına yatkın kişilerdir. Kendisinde şeker hastalığı başta olmak üzere diğer riskleri olan, ilaç ve diğer önlemlerle bu riskleri kontrol altında tutamayan kişiler de yüksek riskli kişilerdir.
Yüksek riskli kişilerde en etkin korunma EECP yani Doğal Bypass Tedavisi ile sağlanır.
Doğal Bypass Tedavisi vücudun belden aşağısını, kalp ritmi ile uyumlu olarak sıkıştırıp gevşeterek, ritmik masaj şeklinde uygulanan bir tedavidir. Bu kansız, ameliyatsız tedavinin, damarları damar sertliğine karşı koruyucu etkisi vardır. Bu etki sayesinde, damarlarda damar sertliğine bağlı daralmaları önlemekte, geciktirmektedir. Böylelikle, kalp ile ilgili olarak, koroner kalp hastalığı, kalp krizi, kalp yetersizliği risklerini azaltmaktadır. Doğal bypass tedavisi yalnız kalp damarlarını değil, vücutta tüm organların damarlarını ve ince damar ağını genişletmekte ve damar sertliğine karşı korumaktadır. Bu etkisi ile koroner kalp hastalığı dışında, unutkanlık, Alzheimer, felç sonu gelişen sakatlık, ayak damarlarının darlığı ve cinsel iktidarsızlıkta da yararlı olan bir tedavidir.
KORONER KALP HASTALIĞININ BELİRTİLERİ VE TEŞHİSİ
Koroner kalp hastalığının belirtileri nelerdir?
Koroner kalp hastalığının en önemli belirtisi göğüs ağrısıdır. Göğüs kemiği (iman tahtası) arkasında, yaygın ve genellikle baskı-yanma hissi niteliğindedir. Genellikle sol omuz ve sol kola, çeneye, boyuna ve sırta yayılır. Önceleri, hızlı yürümek, yokuş, merdiven çıkmak, yük taşımak gibi kalbin hızlı çalışmasını gerektiren ve kan ihtiyacının arttığı eforlar sırasında ortaya çıkar. Efora devam ile şiddetlenir; durup dinlenmekle ve dil altı haplarla (nitratlar) azalarak geçer. Bazen yalnızca sabahın ilk eforu ya da tok karnına yapılan efor sırasında olur; gün içinde diğer eforlar sırasında olmaz. Bazı kimselerde ise, alışılmışın dışında belirtiler, örneğin, göğüste değil de, sağ omuz ve kolda ya da mide bölgesinde ağrı ve şiddetli gaz sıkıştırması hissi olabilir. Göğüste, bir noktada ya da parmak ucu ile gösterilebilen ve dokunmakla artan ağrılar, kalp ile ilgili değildir.
Göğüs ağrısı, kalpte bazı bölgelere yeterli kan gitmediğinin işaretidir.
Koroner kalp hastalığı nedeni ile kalp damarlarındaki darlık ilerlediğinde, göğüs ağrısı daha hafif eforlarla, hatta istirahat halinde ve gece uyurken de gelebilir. Geliş sıklığı, şiddeti ve süresi artar. Bu durum, damarlardan birinde tam tıkanma ile kalp krizi olasılığının çok yakın olduğunun işareti olabilir.
Bazı kimselerde ise koroner kalp hastalığı. çok ileri dönemlere gelinceye kadar hiç bir belirti vermez. İlk belirti, bir koroner damarın aniden tam tıkanması ile ortaya çıkan kalb krizi (miyokard infarktüsü) olabilir. Bu durum en sıklıkla şeker hastalarında görülür. Şeker hastalarında, koroner kalp hastalığı ve hatta kalp krizi göğüs ağrısız seyredebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alındığında, göğüs ağrısı yakınması olan kimselerin ve göğüs ağrısı olmayan şeker hastaları ile birçok riskleri olan kimselerin, bir kardiyolog doktor muayenesi ile durumlarını değerlendirmelerinin ne kadar hayati önemi olduğu anlaşılmaktadır.
Kalp krizini akla getirecek belirtiler nelerdir?
Genelde kalp krizi sırasında hasta, çok şiddetli, baskı, ağırlık, ezilme, yanma niteliğinde, göğüsten sırt, omuz ve kollara, boyuna, çeneye ya da karına doğru yayılan ağrı hisseder. Genellikle bu ağrıya aşırı terleme, bulantı ve kusmanın, bazen de fenalık hissi, nefes darlığı ve ölüm korkusu eşlik eder. Şiddetli ağrı, istirahatle ve 3-5 dakika aralarla 2-3 kez alınan dil altı haplarla geçmeksizin, 20 dakikadan fazla sürer. Bazı kimselerde kalp krizi ani ölüm ile sonlanabilir ve koroner kalp hastalığı o zamana kadar hiçbir belirti vermemiş olabilir. Şeker hastalarında, koroner kalp hastalığı ve hatta kalp krizi göğüs ağrısız seyredebilir.
Koroner kalp hastalığı nasıl teşhis edilir?
Teşhis için ilk adım, bir kalp hastalıkları uzmanı tarafından hastanın muayenesi ile risklerin ve yakınmaların değerlendirilmesidir. Bu muayene, kesin tanı için doğru testlerin seçilmesini ve bu testlerin doğru yorumlanmasını sağlar.
Örneğin, yakınmalar bir kalp krizinin yaklaştığını ya da geçirilmekte olduğunu düşündürüyorsa, efor testi gibi riskli olabilecek bir tetkik istenmez, istirahatte EKG, kalbin kansız kaldığının işareti olan kan tetkikleri ve koroner anjiyografi istenir.
Eğer yakınmalar böyle bir acil durum işareti vermiyorsa, önce istirahatte EKG, kan tetkikleri ile risk faktörlerinin araştırılması ve efor testi istenir. Elde edilen bulgulara göre, talyum testi (nükleer inceleme), bilgisayarlı koroner anjiyo ya da alışılmış koroner anjiyo ile devam edilerek, kesin tanı konur.
Koroner kalp hastalığı teşhisinde yararlanılan testler iki guruba ayrılır:
Önce “kansız tanı yöntemleri” (non-invaziv yöntemler ) ile başlanır. Kansız yöntem, bir işlem yapılırken, hastanın vücudundan kan akmasına yol açmayan bir yöntemdir.
EKG, ekokardiyografi, holter testi, efor testi kansız teşhis yöntemleridir.
Koroner anjiyografi ise “kanlı” (invaziv) bir teşhis yöntemidir.
Elektrokardiyogram (EKG) ile ne kadar bilgi elde edilebilir?
EKG, kalbin kasılması ve gevşemesi sırasında oluşan ve kalbe yayılan elektriksel akımların vücut yüzeyinden saptanarak, kağıt üzerine kaydedilmesi ve yorumlanması yöntemidir.
Koroner kalp hastalığında, EKG ile istirahatte, kalpte yeterli kan alamayan ya da infarktüslü bölgelerin var olup olmadı anlaşılır. Ayrıca, kalbin ileti sisteminde ve çalışma ritminde bir bozukluk varsa, saptanır.
Ekokardiyografi nedir, ne bilgiler elde edilir?
Ekokardiyografi, ultrason kullanarak, kalbin yapısı ve çalışması hakkında oldukça ayrıntılı bilgilerin elde edilebildiği bir kansız inceleme ve tanı yöntemidir.
Ekokardiyografi ile kalp boşluklarının genişliği, duvarlarının kalınlık ve hareketi, kapakların yapısı ve açılıp kapanması, doğuştan olan bozukluklar kolaylıkla anlaşılır.
Ekokardiyografi ile koroner damarlar görülemez fakat koroner kalp hastalığı varlığında, iyi kan alamayan bölgelerin kasılmasının azalması ya da infarktüslü bölgelerin kasılmadığı görülür. Kalpte büyüme, kalbin kasılma gücünde azalma yani kalp yetersizliği kolaylıkla anlaşılır.
Holter Testi nedir? Ne bilgi verir?
Ritm Holteri, hastaya takılan küçük bir aygıt ile, 24 – 48 saat, devamlı olarak elektrokardiyogramının kaydedilmesidir. Böylece, herhangi bir yakınması olduğunda ya da kendisinin farkına varmadığı zamanlarda EKG değişikliklerinin saptanarak, kalpte ritm bozukluğunun ve kalp kasında yetersiz kanlanma durumu teşhis edilir.
Tansiyon Holteri ise, yine hastaya takılan bir tansiyon aleti ile gün boyu, önceden belirlenen aralıklarla kan basıncının ölçülmesidir. Böylece, günlük kan basıncı değişiklikleri, yükselme ve düşmeler saptanır.
KORONER KALP HASTALIĞINDA KESİN TANIYA GÖTÜREN TESTLER
Egzersiz Testi
Egzersiz ya da efor testi, koroner damarlarda ciddi darlık olup olmadığını araştırmak amacı ile istenir.
Kişi, doktor gözü önünde, artan derecede efor yaptırılarak kalp hızının giderek artışı sağlanır. Böylece, kalp fazla çalıştığı ve fazla kana ihtiyacı olduğunda, yeterli kan alıp alamadığı değerlendirilir. Eğer koroner kalp hastalığı nedeni ile kalp damarlarında ciddi darlıklar varsa, kalp, efor sırasında artan kan gereksinimini karşılayacak kadar kan alamaz. Kişide göğüs ağrısı ve ECG de kalbin yeterli kan alamadığını gösteren belirtiler ortaya çıkar. Bu bulguların saptanması, koroner damarlarda ciddi darlıkların bulunduğunu gösterir. Fakat saptanmaması kesin olarak koroner damarların normal olduğu anlamına gelmez.
Kısaca nasıl yapıldığını açıklayacak olursak, efor testi genellikle yürüme bandında ve 3 dakikada bir yürüme hızı artırılarak yapılır. Bu sırada, kişinin genel durumu ve ECG si sürekli izlenir. Sık sık kan basıncı ölçülür. Her hangi bir yakınma ve bulgu olmaz ise, kişinin yaşına uygun en üst efor düzeyine kadar (ortalama 7-15 dakika) yürütülür. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk, renk solukluğu, kan basıncı düşmesi, EKG de ritm bozukluğu ve kalpte az kanlanmayı gösteren değişiklikler ortaya çıkarsa, efor hemen sonlandırılır. Bu bulgular koroner kalp hastalığının varlığını gösteren belirtilerdir.
Efor testi için 2-3 saatlik açlık yeterlidir. Kullanılmakta olan ilaçlardan, kalbi yavaşlatıcı etkisi olan ilaçlar önceden kesilir.
Efor testi riskli bir testtir. Test sırasında ortaya çıkabilecek her türlü olumsuzluğa karşı önlemlerin alındığı bir ortamda, doktor ve hemşire gözetimi altında yapılmalıdır. Yeni geçirilmiş kalp krizi ve kalp krizi habercisi niteliğinde artmış göğüs ağrıları, yüksek kan basıncı, ciddi kalp ritm bozukluğu, kalp yetersizliği, efor testi yapılmaması gereken durumlardan bazılarıdır.
Efor testi koroner kalp hastalığı tanısını koymak dışında, uygulanan bir tedaviden ne derecede yararlanıldığını ve günlük yaşantıda ne kadar eforun yapılabileceğini saptamak amacı ile de yapılır.
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi
“Talyum testi” diye de bilinen test (daha doğru tanımı “miyokard perfüzyon sintigrafisi”), nükleer bir yöntemle, kalbin kanlanma durumunun ve işlevinin değerlendirildiği bir tanı yöntemidir.
Genellikle efor testi ile birlikte yapılır. Efor öncesi, kolda küçük bir damara yerleştirilen ince bir iğneden radyoaktif bir ilaç verilir: 30 dakika kadar beklenir. Sonra, sırt üstü yatırılan hastanın hareketli bir kamera ile kalbinin değişik açılardan görüntüleri kaydedilir. Ardından efora başlanır. Efor testinin son dakikasında, damardan tekrar radyoaktif madde verilir. Efor sonlandırıldıktan sonra, tekrar aynı hareketli kamera tarafından kalbin görüntüleri alınır. Uzman doktor tarafından verilen radyoaktif maddenin kalpteki dağılımı değerlendirilir. Kalpte geçici olarak madde tutmayan bölgeler, o bölgeye kan getiren koroner damarda ciddi bir darlık olduğunu gösterir. Hiç madde tutmayan bölgeler geçirilmiş kalp krizi alanlarını gösterir.
Bu test koroner kalp hastalığını saptamada efor testinden daha duyarlı bir test olmakla birlikte yanılgıya düşüren durumlar olabilir. Örneğin, koroner anjiyografi ile büyük koroner damarlarda darlıklar saptandığı halde, kalpte “kollateral damarlar” diye bilinen küçük çaplı bağlantı damarları zengin olabilir. Bu damarlar kalbi yeterince kanlandırabiliyorsa, test normal kanlanma bulgusu verebilir. Bu hastanın lehine bir durumdur. Fakat daha ciddi bir yanıltıcı durum, hastanın üç büyük koroner damarında ciddi darlıklar olduğu halde testin “normal” sonuç vermesidir. Bunun nedeni, testin yorumunun kalbin bölgeleri arasındaki kanlanma farkına göre yapılmasıdır. Tüm bölgeler eşit derecede az kanlandığında, kanlanma farkı olmamakta ve test yanıltıcı olarak normal sonuç vermektedir. Dolayısı ile testten alınan sonuç, hastanın muayene ve diğer test sonuçları ile birlikte değerlendirilmelidir.
Bu test ile kalpte az kan alan bölgeler saptanırsa, hangi koroner damarlarda ne derecede darlık olduğunu görmek için, koroner anjiyografi yapılır. Bazen ise, koroner anjiyoda saptanan darlıkların ciddi bir kanlanma kusuruna neden olup olmadığını anlamak için, anjiyografiden sonra bu test yapılır.
Seyrek olarak, efor yapamayacak hastalarda, sintigrafi testi ilaç ile (genellikle damardan dipridamol) uygulanarak yapılır.
Koroner Anjiyografi
Koroner anjiyografi, kalbi besleyen koroner damarların resminin çekildiği bir tanı koyma işlemidir. Koroner damarlarda, damar sertliği ya da ateroskleroz diye bilinen hastalık nedeni ile daralma ve tıkanmaların olup olmadığını, varsa yeri ve ne derecede önemli olduğunu anlamak için yapılar. Saptanan bulgular ile EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, balon-stent ile darlık genişletme tedavisi ya da bypass ameliyatı seçeneklerinden, o hasta için uygun olan tedavi belirlenir.
Tedavi edici bir etkisi olmadığından, yakınmaların geçmesini sağlamaz.
Kısaca nasıl yapıldığını açıklayacak olursak, “kateter” denilen (yaklaşık 2 mm çapında ve 1 metre kadar uzunlukta), plastik benzeri bir maddeden yapılmış, ince, uzun, yumuşak, ortası delik tüp, genellikle kasıktan, bazen da koldan atardamara sokulur. Bu kateter anjiyografi makinası ekranından izlenerek kalbe kadar ilerletilir. Kalpteki ucu kalp damarlarının ağızlarına yaklaştırıldığında, dışarıda kalan uçtan tıbbi bir boya (kontrast madde) verilir. X ışınları kullanılarak hareketli film çekilir. Koroner damarı boylu boyunca dolduran boya, damar çapının nerelerde ne derecede daraldığını açıkça ortaya koyar.
Koroner anjiyografi invaziv (kanlı) bir tanı yöntemidir. (Tıpta “kanlı yöntem” tanımlaması, işlem sırasında vücuttan kan akmasına neden olan yöntemler için kullanılır). Deneyimsiz ellerde veya hastaya bağlı nedenlerle, işlem sırasında ya da sonrasında bazı istenmiyen sonuçlar görülebilir. Bunlar, kasık bölgesine kan oturmasına bağlı geniş morluk, hatta damarda cerrahi müdahale gerektiren genişleme (anevrizma) olabilir. İşlem sırasında alerjik reaksiyon, aşırı tansiyon düşmesi, kalpte ritm bozukluğu olabilir. Kalp krizi, inme, kalp damarı ya da kalp boşluğunda delinme, acil ameliyat gereği nadir de olsa görülebilir. İşlem sonrasında böbrek yetersizliği gelişebilir. Bu olumsuzlukların görülme olasılığı 1000 de 2 nin altındadır. Ve genellikle, koroner anjiyografi ustalaşmış ellerde 10 – 20 dakika içinde bir problem olmadan, başarı ile tamamlanmakta, hasta aynı gün evine gönderilmektedir.
Koroner anjiyografi, yalnızca girilen bölgeye (kasık veya kol) uygulanan lokal anestezi ile yapılır. Hasta uyanık kalır ve işlemi izler.
Koroner anjiyografi sonucu, kalp damarlarında balon-stent uygulaması ile açılabilecek durumda darlık ya da darlıklar saptanırsa, hastanın onayı alındıktan sonra, hasta anjiyografi masasından kaldırılmadan, tedavi işlemine geçilir.
Koroner anjiyografide acilen bypass ameliyatı gerektiren bir durum saptandı ise, hasta anjiyografi laboratuvarından ameliyathaneye gönderilebilir.
Kasıktan ve koldan yapılan anjiyografi arasında fark var mıdır?
Her iki yoldan girişte de gerekli görüntüler alınabilirse sonuçta bir fark olmaz.
Kasıktan yapılan anjiyografide, işlem bittikten sonra, o bölgede olabilecek kan sızıntısını önlemek amacıyla, o bölgeye 10-15 dakika bası uygulanır. Sonra, sıkı bir bandaj ile kapatılır. Ardından 6-8 saat kadar o bacağın hareketsiz kalması gerekir. İlk 4 saat kasık üzerine 1-2 kg ağırlıktaki bir kum torbası ile de bası yapılması da gerekmektedir. Koldan yapılan anjiyografide, böyle uzun süre hareketsiz yatma gerekmemesi hastaları daha hoşnut etmektedir.
Koldan yapılan anjiyoğrafide karşılaşılabilecek bir komplikasyon, kol damarlarının hasar görmesi ve hatta tıkanmasıdır. Zira, kol damarları incedir, ayrıca kateter sokulduktan sonra spazm da oluşabilir. Bu spazma rağmen kateter ilerletilecek olursa damar zedelenebilir. Genellikle, damar genişletici ilaçlar kullanarak bu komplikasyon önlenmeye çalışılır.
Fakat anjiyografik tetkikler sıklıkla kasıktan yapıldığından, doktorlar kasıktan anjiyografi yapmakta daha deneyimlidirler. Bu nedenle, hangi yoldan işlem yapılacağı kararını doktora bırakmak daha uygun olur.
Ayrıca, koroner anjiyografiden sonra, hasta kaldırılmadan stent tedavisi ile devam edilecek ise, kasıktan girmiş olmak, stent yerleştirmede daha kolaylık sağlamaktadır.
Çok kesitli Bilgisayarlı Tomografi ile koroner anjiyografi nedir?
Çok kesitli bilgisayarlı Tomografi (BT) için kanlı bir işlem yapılmaz. Yalnızca, damardan kontrast madde verildikten sonra, 15-20 saniyelik 2-3 çekim ile kalp damarlarının görüntüsü elde edilir.
Koroner kalp hastalığı riskleri ya da şüphesi olan kimselerde, damar duvarlarında kalsiyum saptanması ve damarlarda darlık görülmesi ile koroner kalp hastalığı tanısı konur.
Bilgisayarlı tomografi ile koroner damar hastalığı saptananlara, klasik koroner anjiyo yapılarak, tanı kesinleştirilir ve yapılacak tedavi belirlenir. Bu hastaların sonraki anjiyo kontrolları da BT ile deği, klasik anjiyografi ile yapılır.
BT anjiyografisi normal çıkan kimselere ilave bir inceleme gerekmez.
KORONER KALP HASTALIĞINDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Tedavi Seçenekleri
Koroner kalp hastalığında tedavi seçenekleri:
1. İlaçlarla tedavi,
2. Kanlı girişimsel yöntemlerle tedavi (balon-stent uygulaması ve bypass ameliyatı)
3. Kansız doğal tedavi (EECP ile Doğal Bypass)
Ne yazık ki EECP ile Doğal Bypass Tedavi olanağı ülkemizde henüz çok az merkezde bulunduğundan, bu tedavi olanağı olmayan merkezlerde, yalnızca baştaki iki yöntem ile tedavi hizmeti sunulabilmektedir.
Koroner kalp hastalığında ilaçlarla tıbbi tedavi ne zaman ve ne için uygulanır?
Koroner kalp hastalığının her döneminde, diğer tedavilerle birlikte çeşitli ilaçları içeren tıbbi tedavi de uygulanır. En sıklıkla kullanılan ilaçlar şunlardır:
Henüz koroner kalp hastalığı gelişmemiş ve fakat kan basıncı (tansiyon) yüksekliği, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı gibi riskleri olan kimselerde, bu risklere yönelik ilaçlar başlanır. Ve genellikle kesilmeden devam edilir. Bu ilaçlar koroner kalp hastalığı gelişmesini bir süre geciktirebilir.
Koroner kalp hastalığı geliştiğinde, çabuk ve uzun etkili damar genişletici ilaçlar ve aspirin eklenir. Hastanın durumuna göre seçilen tedavi (EECP ile Doğal Bypass, balon-stent ya da bypass ameliyatı) uygulandıktan sonra da, önceki tedavilere devam edilir. Kan sulandırıcı etkili ilaçları da eklemek gerekebilir.
Kalp krizi geçirmiş ve kalp yetersizliği gelişmiş hastalarda ise, kalbin kasılmasını güçlendirici ve idrar yolu ile vücuttan su atılmasını sağlayan ilaçları kullanmak gerekir.
Koroner Kalp Hastalığında Tam İyileşme Mümkün müdür?
Koroner kalp hastalığında uygulanan tedavilerden hiçbiri, tam iyileşme sağlayan tedaviler değildir. Zira, koroner kalp hastalığına yol açan ateroskleroz yani damar sertliği, ergenlik çağlarında başlar. O kişide var olan risklere göre yavaş veya hızlı gelişen, kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Dolayısı ile aşağıdaki tedaviler, hastanın durumuna göre, zaman zaman tekrarlanarak, ömür boyu devam eder.
1 – Risk faktörlerine yönelik tıbbi tedaviler ve yaşam biçimi değişiklikleri, hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı etki gösterir.
2 – Girişimsel tedaviler kalp damarlarındaki darlık noktalarına odaklı tedavilerdir. Balon-stent tedavisi ile koroner damarlardaki darlık ya da darlıklar genişletilir. Bypass ameliyatı ile yeni damar yolları oluşturulur. Böylece, kan akımı azalan bölgelere kan akımı sağlanır ve hasta bir süre rahat eder. Fakat, kısa veya uzun bir süre sonra, yeniden darlıklar oluşunca, yeniden yakınmalar başlar.
3 – EECP ile Doğal Bypass Tedavisi ise, hem hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı etki gösterir. Hem de kalbin damar ağını zenginleştirerek ve doğal bypasslar oluşturarak, damar darlıkları ile kan akımı azalan bölgelerde kanlanmayı düzeltir. Dolayısı ile EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, hem korunma ve hem de tedavi sağlayan bir yöntemdir.
Tüm bu tedavi yöntemlerinin ardı sıra uygulanması, koroner kalp hastasına daha tam bir tedavi ve daha kaliteli bir yaşam sağlar.
Özellikle EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, hastalığın erken dönemlerinde uygulanmalıdır. Böylece, hastalığın ilerlemesi, yeniden ciddi darlıkların ortaya çıkışı, yeniden stent ve bypass ameliyatı gereği azaltılabilir. Sık doktor kontrolu, sık tetkik gereği, sık hastane yatışları önlenir. Hastaya daha kaliteli bir yaşam sağlanmış olur.
Balon-stent ya da bypass ameliyatı önerilen bir hastaya, bu tedaviler yerine EECP ile Doğal Bypass Tedavisi uygulanabilir mi? Ne zaman?
Bir koroner kalp hastasında, kalpte yetersiz kanlanma düşündüren yakınmalar ve laboratuar bulguları ile koroner anjiyografide ciddi darlıklar saptandığını var sayalım. Bu darlıklar balon-stent ya da bypass ameliyatı ile tedaviye uygun ise, hasta bu girişimsel yöntemlerle tedavi edilmelidir. Zira, böyle bir hastada, EECP ile Doğal Bypass Tedavisi ile doğal bypassların oluşması için çok uzun süre gerekebilir.
Fakat, seyrek olarak, ameliyattan çok korkan ve “ölürüm de bıçak altına yatmam” diyen koroner kalp hastaları EECP ile Doğal Bypass Tedavisi ile tedavi edilmelidir.
Ne yazık ki, EECP ile Doğal Bypass Tedavisi uygulanmayan birçok merkezde, koroner damarları ince ve damar hastalığı yaygın olanlara da, bypass ameliyatı önerilmektedir. Bu hastalar bypass ameliyatı olsalar da hiçbir yarar görememekte, hatta bazen ameliyat öncesine göre çok daha kötü bir duruma düşmekteler. Koroner kalp hastalarının kalp damarları çok iyi değerlendirilmelidir. İnce damarlı olan ve damarları yaygın olarak hasta olan hastalar bypass ameliyatı yerine EECP ile Doğal Bypass Tedavisi ile tedavi edilmelidir.
Koroner kalp hastalığının yeterli şekilde tedavi edilmemesi ne gibi sonuçlar doğurur ?
Koroner kalp hastalığında, kalp damarlarında oluşan darlıklar kalp kasının yeterli kan almasını engeller. Bu, göğüs ağrısı başta olmak üzere, devam eden yakınmalarla kişinin yaşam kalitesini bozar.
Kalp damarlarında oluşan tam tıkanmalar (kalp krizi), tıkanan damarların kan götürdüğü bölgelerin kansız kalmasına ve canlılığını yitirmesine neden olur. Bu gölgelerde, kasılabilen kas dokusunun yerini, bağ dokusu alır. Bağ dokusu, kasılma işlevi yapamayan bir doku olduğundan, kalpte bağ doku (geçirilmiş infarktüs) alanları ne kadar geniş olursa, kalbin kasılma gücü o kadar azalır. Sonunda, kalp yetersizliği başlar. Bu durumda, nefes darlığı, halsizlik, vücutta su tutulması gibi yakınma ve bulgularla, yaşam kalitesi daha da bozulur.
Ayrıca, kalp kasının hem az kanlanma ve hem de tıkanma döneminde, kalbin çalışmasında, yaşamı tehdit eden ciddi ritm bozuklukları ortaya çıkabilir ve ani ölüm olabilir.
KORONER KALP HASTALIĞININ KANSIZ AMELİYATSIZ TEDAVİSİ
EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Nedir?
Koroner kalp hastalığı için kansız, ameliyatsız , güvenli ve etkili bir tedavi seçeneğidir.
Vücudun belden aşağısına yapılan ritmik, derin adale masajı niteliğinde bir uygulama ile kalp damarlarında genişleme ve kalbin damar ağında zenginleşme sağlar. Böylece, damarlardaki darlıklar nedeni ile yeterli kan alamayan kalp bölgelerine kan getiren “doğal bypasslar” oluşturan bir tedavidir.
Ayrıca, koroner kalp hastalığına yol açan ve kronik ilerleyici bir hastalık olan damar sertliğine karşı damarları koruyucu etkisi vardır.
Son yıllarda vücuttaki doğal kök hücre aktivitesini arttırdığı, dolayısı ile organ ve dokularda hücre yenilenmesini sağlayıcı etkisinin de olduğu anlaşılmıştır.
Yıllardır yaptıkları bilimsel çalışmalarla EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin yukarıda belirtilen yararlı etkilerine tanık olmuş araştırıcılar, bu tedaviyi, damar sertliği ve koroner kalp hastalığı için, “Devrim Niteliğinde Bir Tedavi” olarak tanımlamaktadırlar.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, 35 yıl önce geliştirilmiş olmakla birlikte, Amerika’da 1995 yılında FDA onayı aldıktan sonra Dünya’da kullanımı yaygınlaşmıştır.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Sırt üstü durumda yatan hastanın belden aşağısına, baldırlar, uyluklar ve kalçalar düzeyinde olmak üzere, üç çift, kan basıncı ölçme aletinin kol sargısına benzer yapıda fakat daha geniş olan sargılar sarılır.
Elektrokardiyogram ve EECP aygıtının bilgisayarı yardımı ile, bu sargıların, her kalp atımında, basınçlı hava ile şişip boşaması ayarlanır. Böylece, derin masaj etkisi sağlayan, sıkıştırma ve gevşetmeler, ardı sıra uygulanır. Vücudun belden aşağısına kalp ritmi ile uyumlu bir masaj yapılmış olur. Bu ritmik masaj, tüm vücutta kan dolaşımını canlandırır. Kalp başta olmak üzere tüm doku ve organların daha iyi kanlanmasını ve daha verimli çalışmasını sağlar.
Bu uygulama sırasında hastalar bir ağrı ve rahatsızlık duymaz. Hissettiği, kalbi dakikada kaç kez atıyorsa, o kadar kez, belden aşağısının sıkışıp gevşemesi şeklinde bir masaj etkisidir.
Çoğu kimse, tedavi sırasında kitap veya gazete okur ya da TV seyreder. Birçok hasta da uykuya dalar.
Tedavi günde 1-2 saat olmak üzere, toplam 35 saatlik kürler şeklinde uygulanır. Çok ilerlemiş kalp hastalığı olanlarda, 35 saatlik tedavi ile tam rahatlama elde edilemez ise, tedavi süresini uzatmak gerekebilir.
Hastanede yatma gerektirmeyen bir tedavidir. Hastalar, hastane ya da muayenehanede günlük tedavilerini aldıktan sonra ev ya da işlerinde normal yaşantılarına devam ederler.
Ancak, çok yoğun göğüs ağrısı ve kalp yetersizliğine bağlı yakınmaları olan hastaların, bu yakınmaları azalıncaya kadar hastanede yatarak tedavi görmeleri uygun olur.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisi Koroner Kalp Hastalarına Ne Zaman Uygulanır?
– Koroner kalp hastalığı oldukça ilerlemiş ve yeniden girişimsel bir tedaviye (balon-stent uygulaması veya bypass ameliyatı) uygun olmayan hastalar. Bu hastalar için EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, yegane tedavi seçeneğidir.
– İlk teşhiste, koroner damar hastalığı yaygın ve damar çapları küçük olduğu için girişimsel tedaviye uygun olmayan hastalar. Genellikle şeker hastaları ve kadın koroner kalp hastaları. Bu hastalar için de EECP ile Doğal Bypass Tedavisi en uygun seçenektir
– Balon- stent tedavisi veya bypass ameliyatı olan ve fakat yakınmaları devam eden hastalar. Bu hastalarda EECP ile Doğal Bypass Tedavisi yakınmaların geçmesini, hastanın rahatlamasını sağlamaktadır.
– Geçirilmiş kalp krizleri sonucu kalp yetersizliğinin geliştiği, fiziksel aktivitesi ileri derecede kısıtlanmış hastalar. Bu hastalarda, EECP ile Doğal Bypass tedavisinden, onları yeniden yaşama döndüren, çok yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
Ayrıca, ciddi damar darlıklarının oluşmasını önlemek-geciktirmek amacıyla da EECP ile Doğal Bypass Tedavisi uygulanır. Örneğin:
– Balon-stent uygulaması veya bypass ameliyatı başarı ile uygulanan, fakat damar çapları küçük olan hastalar. Özellikle şeker hastaları ve kadın koroner kalp hastaları gibi ince damarlı olup, kısa sürede yeniden daralma ve tıkanmalara aday olan hastalarda,
– Koroner damarlarında henüz ciddi derecede olmayan darlıklar bulunan hastalarda,
– Yüksek derecede riskleri olup, koroner kalp hastalığı için aday olan kimselerde,
EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin damar sertliğini koruyucu etkisinden yararlanılır.
Özet olarak, EECP ile Doğal Bypass Tedavisi koroner kalp hastalığının,
henüz ortaya çıkmadığı ve yalnızca risklerin bulunduğu döneminden en ilerlemiş dönemine kadar, her evresinde yararlı olan bir tedavidir.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisinden Yararlanıldığı Nasıl Anlaşılır?
Tedavi ile göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, vücutta su toplanması gibi yakınmalar giderek azalır ve kaybolur. Hastaların kendilerini daha güçlü ve enerjik hissederler. Tedaviden önce yapamadıkları yürüyüş ve eforları yapabilir duruma gelirler. Kullanmakta oldukları dil altı ve diğer ilaçlara gereksinimleri giderek azalır. Bunlar ECP ile Doğal Bypass Tedavisinden yarar görüldüğünün en önemli kanıtlarıdır.
Tedaviden elde edilen yarar testlerle de kanıtlanabilir. Genellikle kansız ve risksiz testler kullanılır. Efor testinde, tedavi öncesine göre daha uzun süre yürüyebildiği saptanır. Miyokard perfüzyon sintigrafisinde (İlaçlı Efor Testi) kalbin daha iyi kanlandığı görülür. Ekokardiyografik incelemede büyümüş kalbin küçüldüğü ve kasılma gücünün arttığı saptanır. Kan testleri de bozuk bulguların düzeldiğini gösterir.
EECP tedavisi koroner kalp hastalığı seyrinde görülen olumsuz olayları geciktirir ve önler.
EECP ile doğal Bypass tedavisi gören hastalarda, kalp krizi, kalp yetersizliği ve ani ölüm gibi üzücü olaylar daha seyrek görülmektedir. Damarlarda tekrarlayan darlıklar nedeni ile gereksinim duyulan hastane başvuruları ve yoğun bakım tedavileri azalır. Koroner anjiyografi, balon-stent tedavisi ve bypass ameliyatı tekrarlarına gerek kalmaz.
Tüm bu etkileri ile EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, koroner kalp hastalarında yaşam kalitesini düzelten, efor gücünü ve iş verimini arttıranbir tedavidir. Ayrıca, kişinin ve devletin sağlık harcamalarında da tasarruf sağlar.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin İstenmeyen Yan Etkisi Var mıdır?
Tedaviden önce ciddi doktor muayenesi ile hasta seçimine özen gösterilirse ve tedavi deneyimli ellerde, titizlikle uygulanırsa, güvenli, yan etkisiz ve risksiz bir yöntemdir.
Koroner Kalp Hastalığının Tedavisinde Amaç Nedir ?
Koroner kalp hastasının tedavisinde amaç, hastaya günlük yaşantısını yakınmasız sürdürebileceği, sık hastane başvurusu ve tedavi girişimi gerektirmeyecek kaliteli bir yaşam sağlamaktır. Kalp krizi, kalp yetersizliği ve ani ölüm gibi üzücü olaylara karşı kalbi korumaya çalışmaktır.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisi koroner kalp hastalığında hem tedavide ve hem de korunmada yararlı bir tedavidir.
Koroner kalp hastalığının tedavisinde, balon-stent ve bypass ameliyatı gibi girişimsel tedaviler ile EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin biribirini tamamlayıcı etkileri, hastaya daha iyi bir tedavi sunmak olanağı sağlamaktadır.
Balon-stent uygulamaları ve bypass ameliyatı yapılamayan hastalarda EECP ile Doğal Bypass Tedavisi hastayı rahatlatacak etkili bir tedavi seçeneğidir.
Balon-stent ve bypass ameliyatı uygulanmış hastalarda, bu tedavilerden elde edilen iyiliğin daha uzun süreli olması için EECP ile Doğal Bypass Tedavisi yararlı olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, koroner kalp hastalığına neden olan ateroskleroz (damar sertliği), kronik ve ilerleyici bir hastalıktır.
EECP ile Doğal Bypass Tedavisine erken başvurulursa, bu ilerlemeyi yavaşlatma şansı elde edilecektir.
KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Kök hücreler, bölünebilme ve farklılaşabilme yeteneği olup, sağlıklı ve işlev gören hücrelere dönüşebilen hücrelerdir. Böylece, hastalık ya da yaralanma nedeni ile hasar görmüş doku ve organların yenilenmesini sağlarlar. Bu amaçla yapılan tedaviye de kök hücre tedavisi denilmektedir.
Kök hücreler başlıca kemik iliği ve dolaşımdan olmak üzere, hastanın kendisinden alınır. Koroner damara veya kalp kasına injeksiyonu yapılır. Bu uygulamalarla kalbin kasılmasında düzelme görülmüştür. Kök hücre tedavisi henüz yaygınlaşmamış olmakla birlikte, sonuçlar ümit vericidir.
Ayrıca vücutta, doğal kök hücre etkinliğine bağlı, kalp kasının yenilendiği bilinmektedir. Kalp krizinden sonra, kemik iliğinden ayrılan kök hücreler kan dolaşımı yolu ile hasar görmüş kalp dokusuna giderler. Kalpte damar hücrelerine ve kalp kası hücrelerine dönüşmektedir. Ve yine bilinmektedir ki, fizyolojik stres (egzersiz), kök hücrelerinin kan dolaşımına geçmesini arttırmaktadır.
Son iki yıl içinde yayınlanan çalışmalarda, EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin dolaşımdaki kök hücre sayısını ve işlevini arttırdığı saptanmıştır. Bu bulgu, vücutta egzersize benzer etkileri olan EECP ile Doğal Bypass Tedavisinin vücutta doğal kök hücre aktivitesini arttırdığını göstermektedir. Oldukça ilerlemiş ve kalp yetersizliğine girmiş hastalarda EECP ile Doğal Bypass tedavisi sonucu elde edilen uzun süreli iyileşmelerden, bu etkinin de katkısı olduğu anlaşılmaktadır.
KORONER KALP HASTALIĞININ BALON STENT İLE TEDAVİSİ
Balon-stent tedavisi nedir ? Nasıl Uygulanır ?
Balon-stent tedavisi, koroner damarlarda belirli bir noktada oluşmuş darlığın, damar içinde balon şişirilerek genişletilmesi ve tekrar daralmaması için de “stent” denen ince metalik yapıda bir kafesin yerleştirilmesidir.
Kısaca nasıl yapıldığını açıklayalım. Koroner anjiyografi yapılır gibi, kasık ya da koldan, ciltten atar damara girilir. Bu işlem için imal edilmiş, anjiyografide kullanılana benzer ve fakat ”ucunda balonu olan” kateter sokulur. Balon şişirilmemiş durumda olarak, kateter darlık olan koroner damar içinde ilerletilir. Anjiyografi ekranından izlenerek, balon darlık hizasına getirildiğinde, dışta kalan uçtan şişirilir. Bu şişirme ile darlık oluşturan damar sertliği plakları damar duvarına itilir ve darlık genişler.
Bu “balonla genişletme işlemi“, ile elde edilen genişletmenin uzun ömürlü olması için, darlık bölgesine “stent” diye tanımlanan ince metalik yapıda “tel kafes” yerleştirilir. Bu “stentleme işlemi” de, balon üzerine stentin konup, kateterin darlık noktasına kadar ilerletilmesinden sonra, balonun şişirilmesi ile gerçekleştirilir. Böylece damar duvarına yapıştırılan stent, ömür boyu orada kalır. Üzeri damar iç yüzeyini örten endotel tabakası ile kaplanır.
Balon stent uygulamalarında, hastaya ve uygulayanın becerisine bağlı nedenlerle, başarı % 70-90 arasında değişir.
Kanlı ve girişimsel bir işlem olduğundan, koroner anjiyografide karşılaşılabilen komplikasyanlar yani istenmeyen sonuçlar görülebilir. Örneğin, ani (ilk gün içinde) ya da sonraki günlerde damar tıkanması (%1-5 oranında) olabilir. Deneyimli ellerde, kalp krizi, ani ölüm, acil bypass ameliyatı gereği %1 den düşük oranlarda görülmektedir.
Uygulama başarı ile gerçekleştirilse de, genişletilen noktada, ilk altı ay içinde yeniden daralma yalnız balonla genişletmelerde % 40, stent uygulamalarında % 15-20, ilaçlı stent uygulamalarında biraz daha düşük (%5-10) oranlarda görülmektedir. Stent içinde yeniden daralma olduğunda, tekrar aynı noktaya balon ve stent uygulanabilir.
Balon-stent işlemi de, koroner anjiyografi gibi, hasta uyanık iken ve lokal anestezi ile yapılır. Deneyimli ellerde genellikle bir saatten kısa sürer. Gerekli görülürse, aynı seansta birden fazla darlık, balon-stent ile genişletilebilir. Uygulamadan sonra hasta bir gün yoğun bakımda izlenir. Sıklıkla, sonraki gün taburcu edilir.
Koroner damarlardaki her darlık balon-stent ile genişletilebilir mi?
Balon-Stent tedavisi her koroner kalp hastası için uygun olmayabilir. Koroner damarlardaki darlıkların balon- stent yöntemi ile genişletilebilmesi için, koroner damardaki ciddi (damar boşluğunu %70 in üzerinde daraltan) darlıkların bu işlem için uygun özelliklerde olması gerekir. Örneğin, sol ana koroner damar darlığı, büyük damarların başlangıç bölümlerini tutan darlıklar, damarların dallara ayrıldığı noktalardaki darlıklar, uygun olmayan durumlardır. Aynı şekilde, darlık olan damarın çok küçük çaplı (2 mm’den az) olması, darlığın kıvrımlı ve çok uzun olması da, balon-stent işlemi için uygun olmayan durumlardır.
Koroner damarlardaki darlık ya da darlıkların balon-stent tedavisi ile genişletilmesinden sonra, hasta bir süre rahat eder. Fakat, kısa veya uzun bir süre sonra, stentle genişletilen noktada yeniden darlık oluşabilir. Ya da, diğer damarlarda yeni darlıkların oluşması ile yakınmalar başlar.
İlaçsız, ilaçlı ve eriyebilen stent uygulamalarının üstünlük ve sakıncaları nelerdir?
İlaçsız stent uygulamalarından sonra, stent konan noktada damar duvarında başlayan doku büyümesi, stent içine doğru ilerleyerek, “yeniden daralma“ya neden olmaktadır.
Bunu önleyebilmek amacı ile geliştirilen “ilaçlı stent” lerde, stente kaplanan ilaç, doku gelişimini engelleyerek, yeniden daralmayı kısmen önler. Fakat damar duvarının o bölgesi sürekli olarak, iyileşmesini tamamlamamış doku olarak kalır. Bu da, damar içi pıhtı oluşumu ile ani tam tıkanma için zemin oluşturur. Bu nu önlemek için, kanın pıhtılaşma özelliğini azaltan ilaçların (asetilsalisilik asit ve klopidogrel, vb. içeren ilaçlar), hiç kesilmeden, sürekli kullanılması gerekir. Stenti olup diş çekimi ya da başka bir ameliyat olması gereken hastalar, kullanmakta oldukları kan sulandırıcı ilaçları nasıl ve ne süre kesebileceklerini doktorlarına danışmalıdırlar.
Son zamanlarda, bu ani damar tıkanmasına yol açma komplikasyonu nedeni ile ilaçlı stentlere rağbet azalmıştır. Ancak çok gerekli olduğu düşünülen darlıklarda kullanılmaktadır.
Teknolojinin ilerlemesi ile son zamanlara, eriyebilen stentler de imal edilmiştir.
KORONER KALP HASTALIĞININ BYPASS AMELİYATI İLE TEDAVİSİ
Koroner-Bypass ameliyatı nedir, nasıl uygulanır?
Bypass ameliyatı, kalbi besleyen koroner damarlarda ciddi darlıkların oluştuğu durumlarda, yeni damar parçaları kullanarak, darlığı atlayan köprüler oluşturup, damardaki darlık noktasının ilerisine kan akımının sağlanmasıdır.
Kısaca nasıl yapıldığını açıklayacak olursak, yaygın olarak uygulanan “açık kalp ameliyatı“nda, genel anestezi altında, göğüs kemiği yukarıdan aşağıya kesilir ve iki yana doğru açılır. Kalp ve akciğer dolaşımı özel borularla kalp- akciğer makinasına bağlanır. Kalp durdurulur. Bu arada hastanın bacak toplardamarlarından ya da kolundaki atar damardan damar parçaları alınır. Hazırlanmış olan bu damar parçalarının bir ucu, ana atar damara (aorta) açılan bir deliğe, diğer ucu ciddi darlık olan koroner damarda, darlığın ilerisine açılan deliğe dikilir. Ayrıca, sıklıkla meme arterleri kullanılır. Göğüs duvarının iç kısmında, göğüs kemiğinin iki yanında yukarıdan aşağı seyreden meme arterlerinin ucu bulunur ve darlık ilerisine dikilir. Böylece, yeni damar yolları ile koroner damarlardaki darlıklar atlanarak (bypass edilerek) darlık ilerisine kan akımı sağlanmış olur. Bu bypass işlemleri bittikten sonra kalp-akciğer makinası ile olan bağlantılar ayrılır. Kalp yeniden çalıştırılır. Göğüs kemiği çelik tellerle dikilerek kapatılır.
Ortalama 4 saat kadar süren ameliyattan sonra, hasta yakından izlenmek ve gerekli destek tedavileri uygulamak üzere, yoğun bakım ünitesine alınır. Her hangi bir olumsuzluk olmaz ise, 2 -3 gün sonra yoğun bakımdan, 7-10 gün sonra hastaneden çıkarılır. Tam iyileşme 2-3 ayı bulur.
Anlaşılacağı üzere bypass ameliyatı, büyük bir ameliyattır. Ustalaşmış ellerde ve deneyimli merkezlerde yukarıda anlatıldığı şekilde seyreder. Kalp krizi, ciddi kalp ritmi bozukluğu, ölüm, kalp ve akciğer yetersizliği, felç, kanama gibi önemli komplikasyonlar seyrek görülür.
Fakat bypass ameliyatı başarı ile uygulansa da, kullanılan toplar damar parçalarında tıkanma sıklıkla görülmektedir. Bu sıklığın, taburcu olmadan %10 oranında, bir yıl içinde %15-30 ve 10 yıl içinde % 50 oranında olduğubildirilmektedir.
Özellikle, şeker hastalarında olduğu gibi, çapı küçük olan koroner damarlara yapılan bypasslar çabuk tıkanmaktadır.
Bypass ameliyatında meme arteri ve atar damar parçaları kullanıldığında, uzun süre açık kalma şansı daha yüksektir.
Bypass ameliyatı her koroner kalp hastasına uygulanabilir mi?
Koroner damarlara bypass ameliyatının uygulanabilmesi için, damar çapları yeterli genişlikte olmalıdır. Çok küçük çaplı damarlara bypass ameliyatı uygulansa da, bunlar ameliyattan çok kısa süre sonra daralıp tıkanmakta, yeniden yakınmalar ve kalp yetersizliği belirtileri ortaya çıkmaktadır.
Özellikle şeker hastalarının damarları çok ince yapıda olduğundan, bu hastalarda bypass ameliyatlarından uzun süreli bir yarar elde edilememektedir. Bazı şeker hastalarında ameliyattan 3-6 ay gibi bir süre sonra, bypass yapılmış damarlar tıkanmaktadır.
Bu nedenle, bypass ameliyatına karar verirken, koroner damarların çapları önemle dikkate alınmalıdır.
Bypass ameliyatına uygun olmayan diğer bir durum da damar hastalığının yaygın olmasıdır. Kalp damarlarının başlangıç bölümlerinden uç bölümlerine kadar ardı sıra damar darlıkları var ise, bu hastalara bypass ameliyatı uygulanamaz. Uygulansa da bir yarar görmez.
Koroner damarlarının çapları küçük ve damar hastalığı yaygın olanlarda en ideal ve ilk yapılması gereken tedavi EECP ile Doğal Bypass tedavisidir. Birçok hasta bu tedavi ile rahatlar ve bypass ameliyatına ya da başka bir tedaviye gerek kalmaz. Bazen ise, EECP ile Doğal Bypass tedavisinden sonra koroner damarlar kısmen genişleyerek, ameliyat için daha uygun duruma gelebilir.
Bypass ameliyatı koroner kalp hastalığı için kesin çözüm müdür?
Bypass ameliyatı, koroner damarlarında kan akımını engelleyecek derecede darlıklar bulunan hastalara yapılır. Böylece, yeni damar yolları ile kalbin daha iyi kanlanması ve daha iyi çalışması sağlanır. Kalp krizi riskini azaltmak, yaşam kalitesini iyileştirmek ve ömür beklentisini uzatmak amacıyla yapılır.
Fakat, bypass ameliyatının yapılabilmesi için, koroner damarların çapları çok dar olmamalı ve damar sertliği, koroner damarların uç dallarına kadar yayılmış olmamalıdır.
Ve ayrıca, koroner damarlarda darlığa yol açan ateroskleroz kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Bypass ameliyatı başarı ile gerçekleşse de, bypass yapılan koroner damarlarda ve bypassda kullanılan damar parçalarında daha hızlı olmak üzere, tüm koroner damarlarda yeniden aterosklerotik daralmalar olur. Hastanın riskleri de varsa kısa süre içinde hastalık belirtileri yeniden ortaya çıkar. Özellikle şeker hastalarında, bypass ameliyatından 3-6 ay gibi kısa süre sonra koroner damarlardaki daralma ya da tıkanmalarla hastalık nüksedebilir.
Dolayısı ile bypass ameliyatı koroner kalp hastalığında bir süre için iyilik sağlayan bir çözümdür.
Koroner kalp hastalığının tedavisinde ilaçlar dışında, EECP ile Doğal Bypass Tedavisi, balon-stent tedavisi ve bypass ameliyatı seçenekleri vardır. Hangisinin o hasta için daha uygun olduğuna, hastanın genel durumu ve koroner damarlarının durumu göz önüne alınarak karar verilmelidir.
Ne yazık ki ülkemizde EECP ile Doğal Bypass Tedavisi henüz yaygınlaşmamıştır. Bu tedavi olanağı bulunmayan merkezlerde, tedavi seçimi, ilaçlar dışında, ya balon-stent ya da bypass ameliyatı gibi iki kanlı yöntemden birini önermek şeklinde olmaktadır. Bu kanlı yöntemlerin uygulanamayacağı hastalar ise, EECP ile sağlığa kavuşabilecek iken, yakınmaları ile ıstıraplı bir yaşama mahkum edilmektedirler.


Tags: koroner kalp hastalığı